Geleceğin Hukuk Alanları | GÜNCE

Geleceğin Hukuk Alanları

Geleceğin Hukuk Alanları | GÜNCE

ANA SAYFA GÜNCE blog ok BLOG GÜNCE blog ok GELECEĞİN HUKUK ALANLARI

14 Mart Pazartesi, 2022

Geleceğin Hukuk Alanları

Yaşadığımız dünyada her gün, temelinde hukuk olan yeni keşifler ve icatlar yapılıyor. Uzay teknolojisinden gen mühendisliğine, enerji üretiminden dijital platform uygulamalarına kadar birçok konu, ticaretten sosyal yaşama hayatımızı etkilediği gibi, hukuk alanında da yeni gelişmelere sebebiyet veriyor. Gelişen ve değişen dünyamız ve ona göre şekillenen yaşam biçimlerimiz ile ortaya çıkan ihtiyaçlardan ötürü, dünyanın her yanında hukuk, yeni alanlar kazanarak genişliyor ve gelişiyor. Hukukun geleceğini ön görmek, “Gelecekte hukuk nasıl olacak?” sorusuna yanıtlar aramak ise avukatlık mesleğinin orta ve uzun vadede üzerinde çalışacağı alanları tespit etmemize, gelecek vaat eden hukuk dallarını anlamamıza yardımcı olacak. Bu ön görünün ve anlayışın, genç avukatlara ve hukuki alanlarda bilimsel ve akademik çalışmalar yapacak olan hukukçulara ışık tutacağını düşünerek bu yazımızda, gelecek vaat ettiğini ön gördüğümüz bazı hukuk dallarını ve alanlarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Tarım ve Gıda Hukuku

Pandemi sürecinin bize öğrettiği en önemli derslerden biri, sağlıkla ilgili bir kriz yaşandığı durumda hayatın tamamen durabileceği… “Sağlık” konusu yeniden tüm dünyanın gündemine otururken, bir yandan iklim krizi ile başa çıkmaya çalışan dünyamızda, sağlıklı üretim için hayata geçirilecek olan Tarım ve Gıda düzenlemeleri ile insanların sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi, geleceğin öncelikli konularından biri olacak. Tarım ve Gıda alanlarında birbiriyle çelişen düzenlemelerin giderilmesi, gri alanların yok edilmesi ve doğal üretimin artırılması sürecinde, Tarım ve Gıda Hukuku alanlarında uzmanlaşacak avukatlara bir hayli görev düşecek.

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku

Yeni fikirlerin, icatların ve keşiflerin, yeni uygulamaların gün geçtikçe artan bir hızla buluşların çoğaldığı çağımızda, marka, patent ve endüstriyel tasarımlara ek olarak korsan yazılımla mücadele konusunda da avukatlara duyulan ihtiyaç yüksek bir ivme ile artıyor.

Birbirlerinin teknolojisinden faydalanarak inşa edilen farklı uygulamalar geliştirildiği durumlarda, kaynak kodları alınarak başka bir şirket tarafından geliştirilmiş bir ürünün, farklı bir markalama ile yeniden ürün olarak servis edildiğinde, bugüne dek bildiğimiz Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku kavramı yepyeni bir boyut kazanıyor.

Başarılı lisanslama çalışmaları için zamanın akışına ve geleceğin hukukuna uygun, hatta bu hukuki ve etik çizgilerin şekillenmesinde katkısı olacak avukatlar, şahıslardan şirketlere, sanatçılardan bilişimcilere, oldukça geniş bir kitleye hukuki destek sunacaklar. Bu yüzden, eskiden beri varlığını sürdüren bir alan olmasına rağmen Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku, çağa ayak uydurarak gelişmeye devam edecek ve gelecek vaat eden hukuk alanlarından biri olacaktır.

Biyoetik Hukuku

Biyoetik, aslında yüzyıllardır hayatımızda olan etik konuları işlemesine ve bunların üzerine günümüze uygun bir bakış getirmesine rağmen, henüz 2005 yılında tam anlamıyla resmiyete döküldü diyebiliriz. 19 Ekim 2005’te UNESCO Genel Konferansı’nda “Uluslararası Biyoetik ve İnsan Hakları Bildirgesi” ile 15 biyoetik ilke benimsendi.

1. İnsan Onuru ve İnsan Hakları
2. Yarar ve Zarar
3. Özerklik ve Birey Sorumluluğu
4. Onam
5. Onam verme yeterliliğine sahip olmayan bireylerin rızası
6. Bireye saygı ve bireyin bütünlüğüne saygı
7. Mahremiyet ve Sır
8. Eşitlik, Adalet, Hakkaniyet
9. Ayrımcılık yapmamak, damgalamamak
10. Kültürel farklılıklara saygı ve çoğulculuk
11. Dayanışma ve İşbirliği
12. Toplumsal sorumluluk ve Sağlık
13. Ortak Yararlar
14. Gelecek kuşakları korumak
15. Çevreyi, biyosferi ve canlı çeşitliliğini korumak

İnsan varlığı ne zaman hukuki bir kişilik olarak kabul edilir? İnsan varlığı ne zaman hukuken sonlanır? Sağlık çalışanlarının, tedavisi olmayan hastaya muamelesi ne zaman sonlanmalıdır? Çocuklarımız üzerindeki haklarımız nelerdir? Bilimsel araştırmalar, insanlığa hizmet amacı gütse bile bireyin bilgisi ve rızası olmadan yapılabilir mi? İşte bunlar gibi birçok soruyu sorduğumuz noktada, biyoetik ve hukuk ortak bir paydada buluşarak birlikte çalışmaya başlar. Hukuk, tıp ve sağlık bilimlerinin varlığı ve birlikte ilerleyişi ile ortaya çıkan konularda karar verme sürecini berraklaştırırken, biyoetik hukukun işleyişine daha insani bir yaklaşım katmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak, 20. yüzyılın ikinci yarısında hem ülkemizde hem de dünyanın geri kalanında biyoetik çalışma alanları çoğalmaya başladı. Sağlık hukukunun gelişimi, etik-hukuk konularında akademisyenlerin, araştırmacıların sayısının çoğalmasına, siyasal sistemlerde yasama ve yürütme yetkililerinin de bu alanda kendilerini geliştirme ve uzman görüşlere başvurma zorunluluklarının doğmasına imkan tanımıştır. Dolayısıyla gelişen sağlık teknolojileri ve sağlık hukuku ile birlikte biyoetik hukukunun, gelecek vaat eden hukuk alanlarından biri olması bekleniyor.


GÜNCE ile tüm avukatlık ve büro işlerinizi tek bir platformdan yönetin. GÜNCE ile tüm avukatlık ve büro işlerinizi tek bir platformdan yönetin.

Bilişim Hukuku

Bilişim hukukunun temeli, internet hukuku, ifade özgürlüğü ve gizlilik kavramları üzerine kuruludur. Bilişim hukukunu iki dalda inceleyebiliriz:

1. Bilgi Teknolojisi Hukuku
2. İnternet Hukuku

Bilgisayar programlarının nasıl dağıtılacağı, bilgi paylaşımları, e-ticaret düzenlemeleri, güvenlik ve internet kullanımı sırasında oluşabilecek hukuki meseleler, bilişim hukukunun bu iki dalda işlediği konuların bazı ana başlıkları olarak özetlenebilir. Birleşmiş Milletler Komisyonu ve Avrupa Birliği’nin ortak yayınladıkları rapora göre 6 maddede inceledikleri bilişim suçları, bilgisayarınızın hacklenmesinden sahtekarlığa kadar internette başınıza gelebilecek birçok talihsiz olayı ve internette yayınlanması uygun olan içerikleri (yasaların uygun bulduğu yayınlar) belirlemiş, günümüz dünyasındaki yasal düzenlemelere ışık tutmuştur.

İnternet çağında yaşadığımız gerçeği ve internete doğan, sosyal medya ile büyüyen, oyun oynamak için basit yazılımlar yapmayı öğrenen bir neslin yetiştiği göz önünde bulundurulursa, bilişim hukuku bugünün olduğu kadar geleceğin de hukuku olarak hayatımızdaki varlığını korumaya ve büyütmeye devam edecektir.

Metaverse ve Hukuk

İnternet çağından bahsetmişken, internetin bugünü ve geleceği olan web 3.0’dan, blockchain teknolojisinden, NFT’lerden ve tabii ki Metaverse’ten bahsetmemek, bu yazıya ve geleceğin hukukuna haksızlık olurdu.

Metaverse, blockchain ağlarının kullanılması ile gerçek dünyayla sanal dünyanın birleştiği, insanların ister bilgisayarlarından ister akıllı telefonlarından, isterlerse de giyilebilir teknolojiler ile sanal gerçeklik cihazları kullanarak dahil olabilecekleri algısal evrenler bütünüdür.

Bu evrenlerde, web 2.0 olarak adlandırdığımız sosyal platformlarda olanın aksine, sahip olduğumuz tüm varlıklar tamamen bize aittir ve bunlara NFT (non-fungible token) adı verilir. Dolayısıyla Metaverse evrenleri, yalnızca eğlence amaçlı olabileceği gibi sanal arazilerin ve NFT’lerin alışverişi ile yatırım olanakları da sunmaktadır.

Bunları göz önünde bulundurursak, özellikle sanal evrenlerden alışveriş yapacak olan insanlar için, henüz hayata geçirilmemiş olan “Metaverse hukuku” büyük önem taşıyor.

Blockchain ağında depolanan kodlardan oluşan akıllı sözleşmeler, tamamen otonom şekilde varlıkları “garanti altına” alsa da, biri NFT koleksiyonumuzun bağlı olduğu sanal cüzdanımızı çalmayı başarırsa nasıl bir cezai yaptırım söz konusu olacağı soru işareti.

Bunun yanı sıra, Metaverse evrenlerinde sahip olduğumuz varlıkların miras hukukuna dahil olup olmadığı, bu evrende işlenen haksız fiillerin nasıl tespit edilip, soruşturulup uygulamaya tabii tutulacağı, bu evrendeki fiillerin ceza hukuku kapsamında karşılığının ne olacağı gibi sorular da Metaverse kavramının hayatımızın içine girmesiyle ve aktif kullanıcı sayısının artmasıyla akılları meşgul etmeye başlıyor.

Özetlemek gerekirse, Metaverse gelişmeye ve içerisindeki evrenler çoğalarak şekillenmeye devam ettikçe, bu alanlarda mağduriyetlerin ve soruların açığa çıkması kaçınılmaz olacak. Bu mağduriyetlere uluslararası düzeyde çözüm getiren bir hukuk sisteminin oluşumu ve “Metaverse hukuku”nun, geleceğin hukuk dallarından biri olması da öyle…

Umarız ki bu yazımız, gelecekte yoğunlaşmak isteyeceğiniz alanlardan bazıları ile ilgili aklınızda küçük bir ışık yakmıştır. Son olarak, geleceğin hukukunun ve avukatlarının, bugün burada olduğunu ve bugünü verimli kılarak yarının dünyasını şekillendirdiklerini hatırlatmak isteriz.

Geleceğin hukukuna, bugünkü çalışma hayatınızı ve avukatlık deneyiminizi hukuk teknolojilerinin sunduğu çözümlerden mahrum bırakmayarak hazırlanmanızı tavsiye ederiz. Büronuza çağ atlatan GÜNCE ile avukatlık büronuzun ihtiyaç duyacağı tüm çözümleri tek platformda deneyimleyebilir, hukukun geleceğine şimdiden yön verebilirsiniz.