Röportajlar
Eylül 28, 2021

Av. Fikret Kurşun ile Kurumlaşma Yolunda Hukuk Bürolarının Karşılaşabileceği Zorluklar ve Çözüm Önerileri

Günce
Röportajlar

Av. Fikret Kurşun ile Kurumlaşma Yolunda Hukuk Bürolarının Karşılaşabileceği Zorluklar ve Çözüm Önerileri

Av. Fikret Kurşun – Kurşun & Kourou Hukuk Bürosu

1) Merhabalar, öncelikle okuyucularımız için bize kendinizden biraz bahseder misiniz?

Merhabalar, ben Avukat Fikret Kurşun. Haydarpaşa Anadolu Lisesi’ni takiben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ikinci olarak mezun oldum. Bir yılı aşkın bir süre boyunca Gide Loyrette Nouel Hukuk Bürosu’nda çalıştım. Müteakip süreçte de ortağım Cahit Kourou ile Kurşun & Kourou Hukuk Bürosu’nu kurduk. Akademik hayatım da bir yandan devam ediyor; şu anda Marmara Üniversitesi’nde Özel Hukuk bölümünde yüksek lisans tezimi yazıyorum. Mesleki pratikte ise daha çok özel hukuk alanında, ticaret hukuku, borçlar hukuku, fikri mülkiyet hukuku ve rekabet hukuku üzerinde çalışıyoruz.

2) Sizce hukuk bürolarında kurumlaşma süreci hakkında kesinlikle bilmemiz gereken en önemli bilgi nedir?

Bence en temel mesele şu: Var olan her meslekte süregiden düzenin, statükonun ön gördüğü bir sistem var. Hukuk bürolarında da bu, daha çok insan odaklı, avukat odaklı bir merkezde mesleğini pratik olarak ilerletme olarak kendini gösteriyor. Burada, ağırlıklı olarak şahsın öne çıktığı, amiyane tabirle patron odaklı bir anlayış söz konusu ve insanlar “Şu hukuk bürosu ile çalışıyorum.” demek yerine “Ben şu avukatla çalışıyorum.” demeyi tercih ediyor. Bunun sebebi de aslında avukatların oturtmuş olduğu bu düzen… Kurumlaşma sürecine girdiğinizde bilmeniz gereken en önemli bilgi, rüzgarın tersine kürek çekiyor olacağınızı kabul etmeniz gerektiği. Yani, süregiden anlayışın tersine bir rüzgar estirmeniz gerekiyor: Şahıs odaklı değil, hukuk bürosunun ön plana çıkacağı bir düzeni başlatıyorsunuz. Bu tersine esen rüzgar, günümüzde sayıca fazlalaştı ama özellikle bundan 20-30 sene öncesini düşündüğümüzde, hiç var olmayan bir düzendi. Siz var olan sistemin dışında bir düzen öngörüyorsunuz ve hayata geçirmek istiyorsunuz, üstelik bu kısa zamanda, doğrudan sonuç getirecek bir girişim değil… Bu süreçte akla gelmesi gereken ilk şey, bunun ciddi anlamda vakit ve emek isteyeceği olmalı. Bu sebeple ben, en önemli bilgi olarak şunu söylerdim: “Çok hızlı bir şekilde geri dönüş alamayacağınız bir hususa, ciddi bir şekilde vakit ve emek harcamanız lazım. Eğer böyle bir vaktiniz yoksa bu konuya kesinlikle girmemenizi öneririm.” diyebilirim. Çünkü zaten süregiden sistem, şahıs odaklı bir avukatlık hizmetini görmenize imkan veriyor; bunda hiçbir engel yok. Siz işinizi yaptıkça şahsınızla ön plana çıkabiliyorsunuz, çalışanlarınız yalnızca sizi biliyor, ortağınızla olan ilişkiniz kurum üzerinden değil şahsınız üzerinden devam edebiliyor. Ancak siz kurumlaşmak istiyorsanız bu anlayışı kırmanız ve kurumu ön plana çıkarmanız gerekiyor; bunun için de çok ciddi bir emek harcamanız gerekiyor. Benim için en önemli bilgi bu işin niteliği değil, bu işin muhteviyatı itibarı ile yapacaklarımız da değil… Rüzgarın tersine doğru gitmeniz gerekeceği için bu işe ciddi anlamda vakit ve emek ayırmanız gerektiğini bilerek yola çıkmanız.

3) Her hukuk bürosu kurumlaşmalı mı? Şahıs olarak ilerlemeyi tercih etmenin avantajları/dezavantajları nelerdir?

“Her hukuk bürosu kurumlaşmalı mı?” sorusuyla başlarsak… Belirli spesifik alanlarda bunu söylemek zor. Örneğin, özellikle danışmanlık alanında öne çıkan bir hukuk bürosunun kurumlaşması, şahsın ön plana çıkmasından çok daha önemli çünkü bu iş için çalışan bir çark mevcut ve bu çarkın arkasında çalışan çok ciddi bir ekip var. Bir süre sonra bu ekipteki şahısların isminin önemsiz olması, sistemin kendisinin ön planda olması gerekiyor. Bunu yalnızca yönetici avukat, kurucu avukat niteliğinde de düşünmemek lazım; bir ekip olarak çalıştığınızda ekibin herhangi bir üyesinin hukuk bürosundan ayrılması da çok doğal. Şahıs odaklı hukuk bürolarında, şahsın üzerinde çalıştığı iş, şahısla beraber firmadan ayrılıp gidebiliyor. Bu, şahıs odaklı ofisler için büyük bir dezavantaj. Ek olarak şu da bir gerçek: Bir hukuk bürosunun kurucu avukatı her türlü işle her zaman ilgilenemeyecektir. Bu sebeple firmanın diğer çalışanlarından ciddi anlamda inisiyatif alması ve ön plana çıkması beklenecektir. Bu gibi durumlarda şu kararı vermek gerekiyor: Kurumsal mı olunacak, yoksa firmanın diğer çalışanları da şahıs olarak ön plana mı çıkacak? Bu ilerleyen dönemlerde ciddi bir probleme dönüşebilir. Benim görüşüm şu ki, bir ekip olmak ve güçlü bir ekip çalışması sunmak her zaman birey olarak öne çıkmaktan daha önemlidir. Tabii ki bu bahsettiklerim dış ilişkiler için geçerli. İç ilişkilerde kurumlaşma konusu ise bambaşka bir boyut yaratıyor. Sorunun ikinci kısmına gelecek olursak; bütün bunlar ele alındığında şahıs bazlı olmak, kurumlaşmaya kıyasla oldukça dezavantajlı diyebiliriz. Şahıs bazlı ilerlemek, kurumlaşmanın sunduğu birçok avantajdan mahrum kalmak anlamına geliyor.Özellikle danışmanlık üzerine odaklı avukatlık hizmeti veren bir avukat olarak kurumlaşmanın öneminin kişisel olarak farkındayım. Çünkü bugünün şartlarında süregiden bir müvekkilin ihtiyacı minimum 6-7 hukuk dalı oluyor. Bu durumda bir şahsın değil bir ekibin, bir kurumun hizmeti gerekiyor. Bu doğrultuda siz artık kurumlaşmak zorundasınız.

4) Kurumlaşmanın faydaları nelerdir?

Biz de hukuk bürosu olarak kurumlaşma yolunda ilerleyişimizi sürdürüyoruz. Bu süreçte ortağımla birlikte kurumlaşmayı üç başlığa ayırdık:

1) Yönetici avukatlar / Ortak avukatlar için kurumlaşma
2) Müvekkil için kurumlaşma
3) Çalışan için kurumlaşma

Biz, özellikle bir yönetici avukat için en iyi yöneticiliğin şu şekilde olduğuna inanıyoruz: Öyle bir sistem kurmalıyım ki ben bir gün buradan emekli olsam da yahut buradan ayrılsam da, bu sistem bensiz de eksiksiz şekilde çalışabilmeli. Tabii ki bu işin know how’ı, tecrübesi şahsa bağlı olacaktır ancak kurumlaşma aşamasında bunlar da aktarılabilir. Hatta bunu da kurumlaşmanın faydalarından biri olarak görebiliriz. Yönetici avukat bazında en önemli unsur şu: Her şey bir kişiye bağlı değil. Burada bir sistem, bir ekip var ve bir gün ben bu sistemden çıksam dahi bu sistem kendi içerisinde fonksiyon göstermeye devam edebilecek. Bence bu çok önemli bir konu. Bunu bir çalışan için de aynı şekilde değerlendirebiliriz; yarın öbür gün bir çalışan ayrıldığında da sistem aynı şekilde işlemeye devam edecektir. Çok ünlü bir söz vardır: “En iyi yönetici, kendisi olmaksızın çarkı işletebilen yöneticidir.” Ben bu sözü hukuk bürolarında hem yönetici için hem de çalışan için geçerli kabul ediyorum. Bence bu sistematik yaklaşım, kurumlaşmanın bir numaralı faydasıdır. Günümüzde birçok hukuk bürosunun, özellikle yönetici veya çalışanların ayrılığı halinde büyük zararlar gördüğüne şahit olmaktayız.

Müvekkil, karşısında bir kurum değil, bir avukat gördüğünde, bir ayrılık ya da emekliye ayrılma durumunda “Ben kurumla değil, avukatla çalışıyorum. Artık burasıyla işim kalmadı.” şeklinde düşünebiliyor. Burada, bizim ikinci madde olarak nitelendirdiğimiz “Müvekkil için kurumlaşma” konusuna geliyoruz. Müvekkil, avukatla karşılaştığında şunu bilir: “Bu hukuk bürosunda öyle bir sistem var ki burada çalışanların niteliği bellidir. Örneğin Fikret giderse yerine Ahmet gelecektir ancak Ahmet’in Fikret’ten eksik kalır yanı olmayacaktır çünkü bu hukuk bürosu bir kurum ve burasının bir iş yapma biçimi ve kurumsal hafızası var.” Müvekkil her zaman, karşısında bir kurum olduğunu ve bu kurumun onun ihtiyaçlarına -şahsa bağlı olmadan- cevap vereceğini bilir. Bu da kurumlaşmanın müvekkil bazındaki faydasıdır.

Çalışan için kurumlaşma başlığına gelirsek… Geçmiş hayatında hem şahsa hem de kuruma bağlı bir çalışan olma tecrübesini haiz biri olarak, kuruma bağlı çalışmanın her zaman daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bir bağlı çalışan olarak benim en büyük motivasyonum bağlı olduğum kuruma ve ekibe bağlılık hissiyatımdı. En önemli meselenin de bu bağlılık hissiyatını oluşturabilmek olduğunu düşünüyorum. Bu hissiyat, şahıs odaklı ofislerde her zaman mümkün olmayabiliyor. Hele ki, serbest meslek mensubu olabilecek bir avukatın bağlı çalışmasında en büyük kriter onun ekibe, işe, sürdürülebilirliğe olan inancını, bağlılığını mümkün kılmak. Bunu en iyi sağlayabilecek olan, kurumlaşmadır. Elbette bunu sağlayabilen şahıslar da vardır ancak bir şahsın hata yapması daha mümkünken, bir kurumun, bir sistemin hata yapması daha düşük ihtimallidir ve olduğunda ise daha tolere edilebilir boyutta olacaktır.

5) Sizce bir avukat, kurumlaşmış bir yapı içerisinde çalışmaktan daha mı mutlu olur?

Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum. Ben bağlı çalışırken, benim için üç temel unsur vardı:

1) Belirlilik: Ben bugün bu noktadayım ancak üç sene sonra ne ile karşı karşıya kalacağım? Benim yolumdan daha önce geçmiş insanlar ne gibi bir belirlilikle muhatap olmuş? Bu soruların yanıtlarını kurumda bulabilmek benim için çok önemliydi.

2) İş sistematiği: Bağlı avukatlar genellikle çok yoğun insanlar olurlar ve multitasking onlar için en önemli unsurlardan bir tanesidir. Sürekli, aynı anda birden fazla davayı, projeyi ve danışmanlık çalışmalarını yönetmekle meşgullerdir. Sorumlulukların ayrımı, görevlendirme şekli, o işin dağılım şekli ve o işin yapılmasındaki ekip kuvveti, iş yapış biçimi için çok değerli unsurlardır.

3) Bir önceki cevabımda da bahsettiğim bağlılık hissi: Bu, benim için en önemlisi çünkü bağlılık olduğu müddetçe ben diğer iki maddedeki eksikliği tolere edebilir ve diğer unsurlardaki aksaklıkları kaldırabilirim. Ancak bu his sağlanmadığı müddetçe bir avukatı kuruma inandırmak, bağlamak çok zordur. Bu bağlılığın yalnızca finansal araçlarla sağlanmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Çünkü, bazen avukatlar öyle vakitler geçiriyor ki o anları bir finansal avantajın tolere edilebilir kılması gerçekten çok zor. Finansal avantajın bir yere kadar etkisi vardır; bir yerden sonra artık ekip duygusu devreye girer.

Bahsettiğimiz tüm bu unsurlar, kurumlaşmış bir büronun özellikleri. Dolayısıyla bağlı çalışan bir avukat olduğumda da her zaman bir kurumda çalışmayı tercih ettim. Bağlı çalışan avukatların da bunu tercih edeceğini düşünüyorum.

6) Bürolar, kurumlaşma hedeflerini nasıl planlamalı?

Bu konuda, belki bütün bürolara ne yapmaları gerektiğini söyleyemem ama en azından “Ben bu şekilde yaptım.” diyebilirim. Biz hukuk büromuzu kurar kurmaz bu konuda fikirler oluşturmaya ve bunun üzerinde düşünmeye başladık. Özellikle kurulu olan ve sistemi süregiden, kurumlaşmanın bugüne kadar karşısında yer almış hukuk büroları için bu, çok ciddi bir süreç. Kuruluşundan itibaren bu yönde çalışmalar gerçekleştiren bir büro olarak biz de bu konuya ciddi anlamda emek ve zaman ayırıyoruz. Ancak kurulduktan uzun yıllar sonra sistemini değiştirerek kurumlaşmaya başlayacak olan büroların kesinlikle profesyonel destek almasının doğru olacağını düşünüyorum. İçeride 15 senedir süregiden, karmaşık ve kurumsallıktan uzak bir sistem varsa ve bunu dönüştürmek isteniyorsa profesyonel desteğin şart olduğunu düşünüyorum. Ancak danışmanlık alma imkânı olmayan ya da salt başlangıcını bunun üzerine inşa etmekte olan bir hukuk bürosu şunu bilmeli: Bu işe çok ciddi bir vakit ve emek harcayacağız; bu işten hemen bir sonuç beklemeyeceğiz. Ortağımla birlikte kurumlaşma yolculuğuna çıkarken kendimizi en öncelikli şekilde ikna ettiğimiz konu buydu. “Ben bugün bir sistem kurdum ve bu sistemin etkisini hemen ertesi günü göreceğim.” demek yanlış bir beklenti doğurur. Burada bahsedeceğimiz şey aslında belki de yılların süregiden hizmetinin temelini kurmak. Bu sebeple şunu hatırlamak gerekir: Bir icra dosyasından tahsilat yapıyormuş gibi kurumlaşılmaz. Avukatlarda, belki de mesleki bir refleks olarak hızlı sonuç alma refleksi olabilir. Ancak yargıtayda dosya bekleme sabrını, kurumlaşmaya da yansıtabiliriz. Bu ilk söyleyeceğim şey olur.

İkincisi ise: “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.” Bu işi hem yurt dışında hem de yurt içinde yapmış ve yapmakta olan hukuk büroları var ve tecrübelerini aktarıyorlar. Onların takip ettiği yöntemleri izlemek çok da zor değil. Buna ek olarak, bu konu özelinde yazılmış kitaplar da var. Tabii ki birebir kimseyi kopyalamayı kastetmiyorum; her büro kendi dinamikleri ve tecrübeleri dahilinde yolculuğunu şekillendirecek ama birçok temel unsur zaten keşfedilmiş, yapılmış ve başarılı sonuçlar getirmiş. Bunlardan farklı bir yol izlediğinizde çok büyük bir fark yaratacağınızı düşünmüyorsanız, bence en faydalı davranış, örneklerden faydalanmak ve hedefleri de buna göre belirlemek olacaktır.

Ancak şunu da unutmamak lazım, yeni mezun olduğunuzda ya da 5 sene tecrübeli bir avukat iken Linklaters Hukuk Bürosu’nun yaptıklarını izleyip aynısını bir anda yapabileceğinizi düşünmek de her zaman başarılı sonuç vermeyebilir. Bazı şeyler uzun vadede oluyor. Ama bunu uzun vadede, en tepede, en ileride görmek, kısa vadede planlarınızı şekillendiriyor ve siz nereye gideceğinizi biliyorsunuz. Bu yüzden kısa ve uzun vadeli planlarınızı ayrı ayrı yapmak doğru olacaktır. Kurumlaşma hedeflerini bu şekilde bölmekte fayda var.

7) Kurumlaşma yolunda en sık karşılaşılan güçlükler nelerdir?

Bizim temel olarak yaşadığımız güçlük şuydu: Kısa vadede fayda göremeyeceğimize ikna olmak. Bir yandan kurumlaşmaya vakit harcarken bir yandan süregiden işler var ve bu işler bizim kazancımızı sağlıyor. Ancak bir yandan, kısa vadede finansal olarak bize bir getirisi olmayacak bir işe de vakit ve emek harcıyoruz. Bunu kabul etmek en başta güçtü. Herkes böyle bir çabaya hazır olur mu, emin değilim.

Kurumlaşma sürecinin 10-15 sene gibi uzun sürelerdir hayatına şahıs odaklı / kurucu avukat odaklı devam eden, işlerini manuel olarak gerçekleştiren firmalar için çok ciddi güçlükler yaratabileceğini düşünüyorum. Çünkü kurumlaşmada en önemli unsurlardan biri dijitalleşme. Bugüne dek her şeyini sadece hard copy olarak basmış bir büronun 20-30 senelik arşivinin dijitalleşmesi oldukça efor gerektiren bir aşama. Yeni kurulmuş bir hukuk bürosu sürecin başında dijital klasör sistemi ile başlayabilir ancak yıllardır geleneksel süreçlerle varlık sürdürmüş bürolar için bu süreci başlatmak zorlu, ancak mecburi. GÜNCE gibi bazı dijital programlar, dijitalleşme sürecinde bir yol gösteriyor ve siz bu yol doğrultusunda süreçlerinizi inşa edebiliyorsunuz. Arşivleme, çalışma şekli, finansal hususlar gibi birçok konuda bu programlar size bir kılavuz veriyor, siz de bu kılavuz doğrultusunda kurumlaşma yolculuğunuzu dijitalleşerek sürdürebiliyorsunuz. Ancak bütün bunları bir kenara koyarsak, en büyük güçlük kurumdaki kökleşmiş anlayışı değiştirmek olur. Her şeyin yazılı evraklarla ilerlediği, hiçbir şeyin uzun zamandır dijitalleştirilmediği hukuk büroları için dijitale geçme süreci, en baştan böyle başlayanlara göre daha zor olabilir diye düşünüyorum.

8) Sizce bu güçlüklerin üstesinden gelmenin en güvenli yolu nedir?

Buradaki en doğru cevabın, tecrübeden faydalanmak olduğunu düşünüyorum. Bizler hukuk eğitimi almış insanlarız, profesyonel bir işletme eğitimi almadık ya da daha önce profesyonel bir şekilde şirket kurup kurumlaşmayı tecrübe etmedik. Bu işi gerek profesyonel anlamda tecrübe etmiş insanlardan ya da profesyonel olarak işi bu olan insanlardan örnek alabiliriz. Bu tecrübelerden faydalanmak, işi zorlaştırmak yerine güvenli bir yoldan ilerlemek demek. Bir diğer yol ise, GÜNCE gibi bir otomasyon programının size tecrübe aktarması. İş takibi açısından sektörde pek çok program var ancak GÜNCE, size işinizin yönetimi ile birlikte kurumlaşmanın yönetimini de sunuyor. Aynı platformda hem işinizi hem de kurumlaşma sürecinizi görebilmeniz, çok büyük bir fayda. Ortağımızla, eskiden hukuk bürolarının neden bugünkü kadar kurumlaşmadığını tartışırken ve şu kanıya vardık: “Belki de dijitalleşme olmadığı içindi.”

9) Derler ki “Bir firma için en tehlikeli süreç büyüme sürecidir. Bu süreci doğru yönetemeyen firmalar batma tehlikesi geçirir.” Bu söz ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Ortağımla birbirimizi sıklıkla uyardığımız konu budur. Hukuk bürolarında belki batma kavramı pek yaşanmıyor ancak işlerin istediğiniz gibi gitmemesine sebebiyet verebiliyor. Bunun iki sebepten kaynaklandığını düşünüyorum. Birincisi, iş boyutu. Her finansal olarak iyi olan iş, büyümeye sebebiyet vermez. Uzun vadede işin kalitesi de çok önemlidir. Bizler serbest mesleklerin çoğunda olduğu gibi bir iş yaparız; müvekkilimizi memnun ederiz; o müvekkil, benzer ihtiyaçlara sahip olan bir başka insanı size yönlendirir ve siz onunla da çalışmaya başlarsınız. Bu bizim, yalnızca işimizi iyi yaparak işimizi büyütme şeklimizdir. Bu iş büyütme şeklinde, tekdüze, çok da niteliklilik barındırmayan bir işi yalnızca finansal getirisi için alırsanız, yarın öbür gün bir bakmışsınız, hukuk büronuzda hep bu tekdüze işler olmuş. Bunu yönetmek tabii ki sizin elinizde ama hukuk bürolarının asıl kalitesi finansal büyüklük ile değil, yaptığı işler ile ölçülmelidir ve bazı seçimler, oradaki kaliteden ödün vermeye sebep olabilir.

Bir de iş yönetimi açısından düşünmeliyiz. Belirli sayıdaki belirli işleri aldığınızda artık o işin yapımındaki tecrübe ve know how’a ek olarak, o iş için artık bir kurum sistematiği oluşur. Örneğin siz şirketlerle saatlik bazlı danışmanlık şeklinde çalıştığınızda, bu işlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmeye başladığında artık sizin bu ihtiyaçlara Ahmet veya Ayşe olarak değil, bir kurum olarak cevap vermeniz gerekir. Aksi takdirde gerçekten elinizde var olan o diğer küçük işleri de yapamaz hale gelebilirsiniz ve elinizde hiçbir şey kalmaz. Bu yüzden, birden hızlıca büyüyen hukuk bürolarını işin kalitesi ve iş yönetimi bazında büyük bir tehlike bekler. Özellikle iş yönetimi konusunda, yeterince kurumlaşmamış hukuk büroları belirli bir iş yoğunluğundan sonra önceden var olan ve yönettiği işleri bile kaybetme durumuna gelebilir. Örneğin bir taşeron sözleşmesi… Taşeron sözleşmesi yazmak ilgili kanuni düzenlemelere hakimiyet, sektöre yönelik bilgi ve konuya ilişkin bilgi birikimi ister. Bunlar avukatlık bilgileridir. Ama o sözleşmeyi zamanında yetiştirmek, farklı departmanlardan bilgi alınacaksa o insanlardan bunun desteğini isteyebilmek, görevlendirmesini yapabilmek, müvekkil ile iletişimi doğru zamanda kurabilmek ve en sonunda müvekkil ile Q&A yapıp işi zamanında teslim edebilmek ayrı bir boyuttur. Bu, iş yönetimiyle alakalı bir durumdur. Bunu belirli bir düzeyde yapmak için, belirli bir kurum kültürüne ve altyapıya sahip olmalısınız.

10) Bir yönetici avukatın kurumlaşma yolunda göze alması gereken riskler nelerdir?

Bir yönetici avukat için en büyük iddia konusu, vakit ayırma meselesi… Özellikle genç avukatlar için, hukuk bürolarını henüz kurdukları ilk dönemlerde finansal hususlar biraz daha önemli oluyor. Burada, avukatlık cübbesini üzerinizden çıkarıp işletmeci cübbesini üzerinize giyinmek, uzun vadede avukatlık pratiğine dair sizi soru işaretine düşürebiliyor. Belirli bir süre boyunca bunun yapılması uzun vadede avukatlık açısından köreltici olabilir mi diye düşünceler olabilir. Bu çok ciddi bir risk mi? Bence hayır. Çünkü siz bir ekipseniz, kurumlaşmayı da ekip dahilinde gerçekleştirebilirsiniz. Her şey tek bir yönetici avukatın sorumluluğunda olmadığında böyle bir risk de kalmaz. Buradaki en ciddi risklerden biri, bir süreliğine avukatlık cübbesinin kenara konulması mecburiyeti. Ancak kimse 1 ay avukatlık yapmadı diye avukatlık pratiğinden soğumaz. Buradaki asıl mesele, odak noktasını biraz kaydırıyor olmanız. Kurumlaşma aşamasında işletme kitaplarını, bu tecrübelere sahip kişilerin kitaplarını okumak, buna vakit ayırmak gerekiyor. Buna en iyi çözümün, ekibinizde daha önce bu işleri yapmış, tecrübeli, kurumlaşma ve kurum bilgisine sahip bir ekip arkadaşınızın olması.

11) Dijitalleşmenin, kurumlaşma üzerindeki etkisi/payı sizce nedir?

Kurumlaşmayı iç ilişkiler ve iç düzen boyutunda böldüğümüzde en önemli unsurun dijitalleşme olduğunu düşünüyorum. Dijitalleşmeyi, yalnızca var olan bir şeyin kopyasını alıp bir programa yüklemek ile sınırlandırmıyoruz; ofisinizin her şeyinin dijitalleşmesinden bahsediyoruz. Bunun en önemli katkısı, her şeyi bir arada görebilmek. İnsan beyni ya da hard copy belge düzeni size bu konuda bir yere kadar izin verebiliyor. Vakit yönetimi, yapılacak işler, saat girilmesi, faturalandırma, görev verme, duruşmalar, müvekkilin talepleri… Bunların hepsini gözünüzün önüne getirebildiğiniz bir platform, iç düzeninize doğrudan etki ediyor. GÜNCE, bunun bir örneği. Farklı örnekler de var ama biz kendimize daha uygun bulduğumuz için GÜNCE’yi tercih ediyoruz. GÜNCE’nin bizim kurumlaşmamıza iç düzen boyutunda çok ciddi bir katkısının olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben içeride ne yaptığımı biliyorum; bir belirlilik sağlıyor. İş takibi açısından çok rahat ediyorum, bu da dışarıya karşı bir memnuniyet sağlamama sebebiyet veriyor. Özellikle de içim rahat. Benim için en önemli unsur da bu. Biz avukatlarda “Aman bir şeyi unuttum mu, bir şeyi kaçırdım mı, süre mi kaçtı, şu sözleşmeyi gönderdim mi?” kaygısı çok var. Ama benim bunları sürekli kontrol edebildiğim bir platform var. Süreç takibi konusunda da bize fayda sağlıyor, özellikle dışarıya karşı. Bir avukatın dışarıya karşı bir işi başarıyla tamamlamasını oluşturan unsurların birincisi işi sonuçlandırması, ikincisi de süreç yönetimi ve iş takibi. Bütün bunları kolaylaştıran, iş takibini daha verimli kılan bir araç: Dijitalleşmek. Bundan tabii ki faydalanmak gerekiyor.

12) Kurumlaşma hayali kuran bürolara vereceğiniz tavsiyeler nelerdir?

Özellikle iki tavsiyede bulunmak istiyorum:
1) Kısa ve uzun vadeli hedefler: Büyük, kurumsal bir hukuk bürosuna bakıp “Ben böyle olamam zaten…” dememek gerek; çünkü o hukuk büroları da bir gecede öyle olmadı. Bizim belki “kısmen kurumsal” olarak nitelendireceğimiz hukuk büroları bile kim bilir ne kadar ciddi yatırım yaptı, ne kadar vakit, mesai harcadı bu işe… Bu yüzden, bir kurumsal hukuk bürosunun sistemini görüp “Bu da neymiş?” deyip vazgeçmek bence bir numaralı hata olur, çünkü bir gecede olacak bir şey değil.

2) Ayrım: Kurumlaşmayı da kendi içerisinde ayırmak gerekiyor. Biz, “Büro yönetimi”, “İkili İlişkiler / İş Yönetimi” ve “Finansal Yönetim” olarak üç başlığa ayırdık ve bu başlık çatıları altında ilerliyoruz. Ayrıca görev paylaşımı bu konuda da önemli, bu işte de bir ekip çalışması gerekiyor.

Özellikle, örneğin 10 senedir çalışan, ancak sonradan kurumlaşmaya karar veren avukatlar varsa, onların küçük yaşta ve o hukuk bürosunda çalışanların görüşlerini almasının önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü siz uzun bir süre bu şekilde çalıştıktan sonra, odanızın yukarıda olduğunu varsayıyorum, aşağıda neler olup bittiği hakkında yeterince fikir sahibi olmayabilirsiniz. Birçok hukuk bürosunda, yönetici veya kurucu avukatlar, belki de asıl işi yapan junior ve senior avukatların işi nasıl yürüttüğü, ne kadar stres altında çalıştığı ve neye ihtiyaç duyduğu noktasında yeterince bilgi sahibi olamıyor. Bu yüzden, onların görüşlerini almanın önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin arşivleme/dosyalama noktasında genellikle stajyerler sorumludur. Stajyer deyip geçmemek lazım, o işin ceremesini, terlemesini o çeker. O zaman onun fikrini almak gerekiyor. En üst katta oturup dosyalama hakkında fikir sahibi olmak çok zor. Belki yılların tecrübesiyle değer katabilirsiniz ama o işle doğrudan uğraşan insanın da fikrini almak, faydalı. Bunu, özellikle ileri seviyede, sistemi oturduktan sonra kurumlaşmaya gidecek insanlara tavsiye edebilirim.

Diğerleri için ise, başka firmaların tecrübelerini takip etmek, onlardan ilham almak önemli. Türkiye’de artık örnek alabileceğimiz, kurumlaşmış hukuk firmaları mevcut. Bu örnekleri incelemekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu işi başarmış meslektaşların tecrübelerini aktarmaları da çok faydalı, bunu yapmaya devam etmelerini diliyorum.

13) Okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Fazla tekrarda bulunmaktan kaçınarak şahsi görüşümün altını çizmek isterim. Özellikle avukatlık hizmetinin sadece dava boyutunda değil, danışmanlık boyutunda çalışan ve proje bazlı çalışan hukuk büroları için kurumlaşmanın bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yani, “Bu da güzelmiş, buna da bakalım.” şeklinde değil, “Git gide zorunda kalacağız.” Şeklinde yaklaşmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Bu bir gerçek ve bu gerçeklik ile ilgili insanların elinden ne gelirse yapabilmelerini diliyorum. Nasıl ki avukatın hitabeti, bilgi birikimi önemliyse, avukatın bağlı bulunduğu hukuk bürosunun kurumsal olup olmaması da önümüzdeki süreçte önemli olacak. Özellikle hukuki danışmanlık alan şirketler için hukuk bürosunun kurumsal yapısı çok önemli. Bunun yarın öbür gün birçok müvekkil için de çok ciddi bir kriter olacağını ve buna yönelik değerlendirmeler yapılacağını düşünüyorum. Ancak tüm hukuk büroları için kurumlaşmayı bir zorunluluk olarak görüyorum diyemem, yalnızca belirli alanlarda bunun bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Her halükarda, iç ilişki boyutunda sağlayacağı faydalardan ötürü bu konu hakkında aksiyon almayı bütün hukuk bürolarına önerebilirim.

 

Vaktiniz ve değerli bilgileriniz için çok teşekkür ederiz.

 

YAZIYI PAYLAŞ
Güncel içeriklerimizden ve etkinliklerimizden haberdar olmak için abone olun!