Süt Değiş Çöpleriyle Ölçme
Toprak bir damın altında doğduğum ve çocukluğumun çoğunun geçtiği Dikilitaş yaylasından bir ölçme ve değişme geleneği paylaşmak isterim. Güney Torosların 2.000 metre yüksekliğindeki yaylaya, karların erimekte, doğanın uyanmakta, çiğdemlerin açmakta, meraların yeşil ve sulak olduğu, envai çeşit çiçekle rüyamsı bir ren cümbüşüne büründüğü nisan ortası mayıs başında göçülürdü. Havaların gittikçe ısındığı, otların sarardığı, suların azalıp zamanla kuruduğu Ağustos ortasında da köye geri göçülürdü. Yeni göçülen zamanlarda ineklerin ve keçilerin sütü bol olur, her gün sağılan sütler yoğurt yapılarak biriktirilirdi. Koca koca kazanları dolduran yoğurt elbirliğiyle deri tuluklarda yayılarak tereyağı ve ayran çıkarılırdı. Bir yandan da çıkan ayran kaynatılarak keş yapılır, derilere basılarak saklanırdı. Yayık günlerinde analarımız cicelerimiz şafaktan akşam karanlığına kadar hummalı çalışır, komşular birbirlerine yardım ederlerdi.
Hayvanları ve dolayısıyla günlük süt üretimleri az olan komşular birbirleri ile değiş ortağı olurlar, yayık yaymaya yetecek kadar yoğurt biriktirinceye kadar sütlerini diğerine ödünç verir, yayıktan sonra alınan ödünçler geri verilirdi. Aynı miktar süt geri vermek için değiş çubukları kullanırlardı. Aynı helkideki sütün içine bir çubuk batırılır, sütün üst sınırının bıraktığı ize bir çentik atılırdı. Aynı miktarda süt geri vermek için önceki değiş çubuğu aynı helkiye batırılır içine çentiğe varıncaya kadar süt konulurdu.
Yaz aylarına doğru otların kuruması, suların azalmasıyla ineklerin ve keçileri sütü azalır, öncesinde, diyelim 1 hafta süren yayık dönemi kadar süt biriktirmek için 10 – 15 gün geçmesi gerekirdi. Keçiler bahar aylarında bir günde verdikleri sütü yaz aylarında iki üç günde zor verirlerdi. Bahar aylarında bir günlük süte denk gelen değiş çubuğundaki çentiğe kadar süt doldurmak için yaz aylarında keçilerin iki üç günlük sütünü vermek gerekirdi. Kimse “keçilerin sütü azaldı ben de az vermeliyim” diye itiraz etmezdi. Herkes ölçüyü itirazsız kabul ederdi. Yaylalardaki, değiş çöplerine çentik atarak atalarımızın oluşturduğu bu ölçüye dayalı makul ve kolay işletilebilen bu çok değiş yöntemi bütün ortaklıklarda geçerlidir. Mükemmel olmasa bile makul şartlarda herkesin kabul edeceği bir ölçme yönteminde anlaşmak, hiç ölçe yöntemine sahip olmamaktan binlerce kere daha iyidir.
O halde birlikte çalışabilmek, çok daha büyük başarılar elde edebilmek için avukatlar da aralarında makul ve pratik bir ölçü yöntemi bulmaları ve uygulamaları gerekir… Onca sene okumuş, üstelik adaleti sağlamayı vaat eden hukuk mesleğini seçmiş olan avukatların Toros dağlarındaki analarımız ve cicelerimizin bulduğundan çok daha iyi bir yöntem bulması gerekir.
Bu nasıl bir yöntem olabilir?