Uzaktan Çalışma
Covid-19’un en başında, Çin’de insanların yolda yürürken düşüp öldüğü, başka bir ülkede ölülerin sokağa terk edildiği ve benzeri kıyamet görüntüleri geliyordu. Bu öldürücü hastalığın ne olduğu ve ne kadar süreceği bilinmiyor, can havliyle sokağa çıkma ve seyahat yasakları konuyor, işine gidemeyen on binlerce çalışan işini kaybetme ve ölüm korkusunu birlikte yaşıyordu. O ilk günlerde, çalışanlarımın tamamını evden çalışmaya gönderdim. Zorunlu olarak adliyeye gidenlerin toplu taşıma ile seyahat etmelerini yasakladım. Evden adliyeye gidiş gelişlerin büro araçlarıyla yapılmasını zorunlu tuttum. Araçlarda kış ortasında bile camların açık tutulmasını, binen herkesin maske takmasını zorunlu kıldım. Covid çıkan arkadaşlarla teması olanları bir doktor titizliğiyle ayrıştırdık ve işlerimizi, zorunlu olmadığı sürece evlerimizden çıkmadan, evlerimizde yaptık. O dönemde şoför kadromuz harika iş çıkardı.
Covid-19 başlar başlamaz hemen Zoom’a ücretli abone oldum. Zoom’da ilk toplantımı çalışma arkadaşlarımla yaptım. Ne diyeceğimi merakla bekleyen arkadaşlarıma ilk sözüm şu oldu: “Arkadaşlar, ne olduğunu, ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir karanlıkla karşı karşıyayız. İşinize ne olacağından endişe etmeyin. Bu meret hastalık sebebiyle kimseyi işten atmayacağım. İşinizi layıkıyla yapın. Birikimlerimin götürdüğü kadar işimizi sürdüreceğim.” şeklinde konuştum. Bu sözümü tuttum, yetkilerini suistimal eden bir kişi hariç kimseyi işten atmadım. Arkadaşlarım yeni duruma hızla uyum sağladılar. Çalışma arkadaşlarıma sandalye, bilgisayar ekranı, internet aboneliği, telefon gibi imkânlar sağlayarak evlerinde çalışmalarına yardımcı oldum. İK ekibimiz değişik yöntemler bularak sosyalleşmelerine yardım etti. Pandemi, verimliliğimizin arttığı ve giderlerimizden tasarruf ettiğimiz bir dönem oldu.
Bütün bunları dijital altyapımızın hazır ve güçlü olmasına borçluyuz. GÜNCE büro ve süreç kaynak yönetimi yazılımı olmasaydı hızla küçülmek zorunda kalır, hüsrana uğrardık. 2008 yılından beri geliştirdiğimiz GÜNCE sayesinde tüm dosyalarımıza, içindeki belgelere ve iç ve dış yazışmalarımıza kolayca erişiyor, Zoom hesapları üzerinden kolayca ekip toplantıları yapabiliyorduk. Kurmuş olduğumuz üç seviyeli ekip yapılanması sayesinde toplantılarımızı video konferans ile aynı etkinlikte gerçekleştirebiliyorduk. Geliştirdiğimiz modüllerle herkes hangi iş için ne zaman sarf ettiğini kaydederek üstünün onayına gönderiyor, onaylatıyor, saat ücretiyle çalıştığımız işlerde hak ettiğimiz ücretleri kolayca hesap ediyor, ücret bildirimlerimizi yine GÜNCE vasıtasıyla elektronik olarak gönderip tahsil edebiliyorduk.
“Biz ofise ne için gidiyorduk? Gitmesek de olurmuş!” demeye başladık. Önceden ofise gidip gelmek için yolda geçirdiğimiz zamanı boşa harcadığımızı, evden çalışarak hem kurum hem de çalışanlar için daha iyi değerlendirebileceğimizi düşünmeye başladık. Açık olmak gerekirse biraz da uzaktan çalışmanın rahatlığına, kontrol eden kimsenin olmamasına, canımız istediğinde çalışıp istemediğinde rahatımıza bakmaya alıştık.
Pandemi etkisini kaybetti, sokağa çıkma ve seyahat yasakları kalktı. Fakat uzaktan çalışmaya devam ediyoruz. Pandemi bitince hızla ofise dönmeyi kimse istemedi, tersine işini uzaktan yapabilen herkes “Ofise gitmeye ne gerek var?” diyor. “Tekrar tam zamanlı olarak ofise dönmeli miyiz?” sorusuna ben de dâhil herkesin içinden gelen cevap “hayır”. Ancak, bu kez ofise gitmeyerek neler kaybettiğimizi bilemiyoruz. En başta ofisteki mutfak etkisini, yani birbirimize bakarak, konuşmalarını duyarak, bir kahve molasında çene çalarak ya da bir yemek sırasında konuştuklarımızı kaybettiğimizi tespit ettik. Bunlar gibi adını koyamadığımız başka kayıplarımız da olduğundan eminiz.
Pandemi sonrasında verimliliğimiz düştü. Bana göre bunun sebebi şu: “Pandemide evde kalmak zorunluydu, insanlar boş zamanı değerlendirmek ve belirsizliğe karşı tedbirli olmak için iş yapmaya odaklanıyorlardı. Fakat pandemi yasakları sona erince insanları evlerinden dışarıya çağıran çok iyi bir sebep vardı. Gerçekten de uzaktan çalışma sisteminde evinden çalışanlar tatil yörelerinden ve hatta başka ülkelerden çalışır oldular. İşlerini yapmak zorunda oldukları kadar yaptıktan sonra kapalı kaldıkları zamanın acısını çıkarıyorlardı.”
Sizler ne yaptınız? Sizce ne yapmamız, nasıl yapmamız en doğrusu olurdu?
Devam edecek…
